Cevsenü’l-Kebîr
feyizli bir münâcâttir.“Büyük
zirh” ve "savas elbisesi" manasina gelen,
Farsça kökenli bir kelimedir. Mânevî
koruma gücünün büyüklügüne
ve feyzinin derinligine binaen “Cevsenü’l-Kebîr”
ismi verilmistir. Vahye dayanan essiz bir tefekkür
ve zikir kaynagidir.
Peygamber Efendimiz (asm):
“Cebrâil geldi ve bana
dedi ki: Ya Muhammed! Sana birkaç kelime getirdim.
Bunlari senden önce hiçbir Nebiye getirmedim”
(Ibn-i Abbas (ra) ve Ubey Ibn-i Ka’b (ra) rivayet
etmistir: Kenzü’l-Ummâl, 2/691)
Peygamber Efendimiz’in (asm) bu sözüyle birlikte
Cevsen’deki münâcâtin bir kismi zikredilmistir.
Allah’in ism-i serifiyle
azabindan, Cehennemden, atesten, âfetlerden ve musîbetlerden
Allah’a (cc) siginilir.
Cevsen’de geçen duâlar kismen veya tamamen
su hadis kitaplarda yer almaktadir:
Et-Tergib ve’t-Terhi’b
Kenzü’l-Ummâl
Mecmû’atu’d-Daavât
Mecmû’atü’I-Ahzâb
Ayrica Hazret-i Zeyne’l-Abidin’den (ra) Hazret-i
Ali’ye (ra) dayanan saglam bir senetle Cevsenü’I-Kebir’in
tamami rivayet edilmistir.
(Ahmed Ziyâeddin Gümüshânevî
Hazretleri: Mecmû’atü’I-Ahzab, 1/231.)
Kaynak:
www.fikih.info
|