Hadislerin
Güvenilirligi
Imam
Nevevî, Riyâzü's-sâlihîn'e aldigi
hadislerin çogunu Kütüb-i Sitte diye bilinen
ve sünnî mezheplerce en sahih hadisleri ihtiva ettikleri
kabul edilen, Buhârî ve Müslim'in Sahîh'leri
ile Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî
ve Ibn Mâce'nin Sünen'lerinden seçti. Bunlarin
disinda kalan az sayidaki hadisleri de, Mâlik'in Muvatta'i,
Ebû Bekir el-Humeydî'nin el-Cem' beyne's-Sahîhayn'i,
Ahmed Ibni Hanbel'in Müsned'i, Hâkim'in Müstedrek'i
ve Dârîmî ile Dârekutnî'nin Sünen'lerinden
aldi.
Nevevî,
hadislerin metinlerini bu kaynaklardan aynen nakletmeye büyük
özen gösterdi. Ancak çok uzun hadisleri bazan
ihtisar etti; az da olsa bir kismini lafzan degil mâna
ile rivayet etti; ya da kendisinin elinde bulunan nüshadaki
hadisi esas aldigi için, bir kelimenin yerini es anlamli
bir baska kelimenin aldigi oldu. Onun yaptigi bu isleri, ancak
hadislerin lafizlarini ve bu lafizlarin delâlet ettigi
mâna ve maksatlari iyice bilen, anlamlari bozacak degisikliklerden
hakkiyla haberdar, kelimeler arasindaki anlam farkliliklarinin
inceliklerine vâkif, din ilimlerinde ve bilhassa dil ve
hadis ilmi alaninda otorite olan âlimler yapabilirdi.
Ama Nevevî, kendisinden sonra yasayan bütün
büyük âlimlerin ittifakla belirttikleri üzere,
bu nitelikleri kendisinde bulunduran bir kimseydi.
Nevevî'nin
kitaplarindan hadis aldigi müellifler, Buhârî
ve Müslim basta olmak üzere, eserlerinde pek çok
mükerrer rivayete yer verirler. Özellikle Buhârî,
kitabinin çesitli yerlerinde bir hadisi çogu kere
farkli lafizlar ve ayri senedlerle zikreder. Müslim ise,
bir hadisin sened ve metin farkliliklarini ayni yerde belirtmeye
özen gösterir. Nevevî, Riyâzü's-sâlihîn'e
bu hadislerden herhangi birini alirken, o rivayetin ne sened
ne de lafiz farklarina isaret etmedi. Bu durum Nevevî
ve kitabi için bir kusur sayilmaz. Çünkü
o böyle yapacagini açikça ifade etmistir.
Ancak kaynaklarina sadece ismen atifta bulunmakla yetindigi
hadislerin sonunda, bazi kere rivayet ettigi lafzin kime ait
oldugunu belirtir. Fakat çok kere bunu da gösterme
ihtiyaci duymaz.
Nevevî,
Ebû Dâvûd ve Tirmizî'nin Sünen'lerinden
aldigi hadislerde, bu müelliflerin ilgili hadisleri degerlendirmesini
aynen nakletmekle yetinir. Kendisi bunlara bir ilavede bulunmaz.
Oysa, meselâ Tirmizî'nin "hasen" olarak
degerlendirdigi bir hadisi, bazi kere muhaddislerin öyle
saymadigi, yahut Ebû Dâvûd'un hakkinda söz
söylemeyip "sükût ettigi" bir rivayeti
bazan delil olarak kullanmayi uygun görmedikleri bilinmektedir.
Bu sebeble, Riyâzü'-sâlihîn'de bazi zayif
rivayetler bulundugunu söyleyenler olmustur.
Abdülfettâh
Ebû Gudde, Riyâzü's-sâlihîn'deki
hadisleri sihhat açisindan tedkik ederken degil, fakat
bakarken zayifligi kesin olan üç hadise rastladigini
söyler. Bu ifade, sanki tedkik edilirse, sayinin daha çok
olabilecegi intibaini uyandirmaktadir.
Nâsirüddîn
el-Elbânî, nesre hazirladigi Riyâzü's-sâlihîn'e
yazdigi mukaddimede, müellif Nevevî'nin sahih rivayetlerden
bir kitap te'lif ettigine dair ifadesinin, hadislerin büyük
eskeriyetine isaret ettigini, fakat bütün hadisleri
kapsamadigini söyler. Riyâzü's-sâlihîn'de
bazi zayif ve münker rivayetler bulunabilecegini önceden
düsündügünü, fakat onlarin bu kadar
olacagini zannetmedigini, yaptigi hassas tedkik ve tahkik sonucunda
tahmininin üstünde bir sayiya ulastigini belirtir.
Zayif saydigi hadislerin numaralarini vererek bu sayiyi 64'e
çikarir. Fakat verdigi numaralardan bir kisminin mükerrer
oldugunu belirtmez. Zayif saydigi bazi hadisleri de, sahih hadislere
tahsis ettigi Silsiletü ehâdîsi's-sahîha
adli eserinde güvenilir rivayetler arasinda zikreder, bu
da Elbânî için bir çeliski teskil
etmektedir.
Netice
itibariyle o, 55 hadisi zayif saymaktadir. Tabii bu durum Elbânî'nin
kendi sahsî degerlendirmesi olup, bu görüsü
paylasan baska bir sahis veya bir kitap söz konusu degildir.
Riyâzü's-sâlihîn'in
elde mevcut güzel nesirlerinden birini hazirlayan Suayb
el-Arnaût da, kendisinin sahsî tedkiki ve degerlendirmesine
dayanarak, Nevevî'nin kitabina sadece sahih ve hasen hadisleri
alma konusunda hassas davranmasina ragmen, 46 hadisi sened yönünden
zayif gördügünü, bu zayifligi herhangi bir
tarik ile güçlendirme imkâni bulamadigini
söyler. Bunlardan ayri olarak sened yönünden
zayif buldugu 51 hadisin baska tariklerle takviye edildigini
veya sâhidlerinin bulundugunu ifade eder. Daha sonra da,
"Riyâzü's-sâlihîn'de 46 zayif hadisin
bulunmasi, bu büyük kitabin degerini düsürmeyecegi
gibi, bu kadar çok sayida sahih hadis rivayetini içine
alan eserin sanina da halel getirmez"der. Suayb el-Arnaût
da Elbânî gibi bu sahsi iddiasina ken-dinden önce
yasayan hiçbir âlimden delil getirme ihtiyaci duymamistir.
Biz, burada zayif hadisin de netice itibariyle hadis oldugunu,
onun bir çok çesidinin bulundugunu, bunlardan
bazisiyla amel edildigini, zayif ile mevzû (uydurma) rivayeti
birbirine karistirmamak gerektigini bir kere daha hatirlamaliyiz.
Bu
konuyu bitirirken Riyâzü's-sâlihîn'de
yer alan hadislerin, tamamina yakininin sahih ve hasen rivayetlerden
meydana geldigini, zayif hadislerinin de kullanilamayacak derecede
zayif (merdûd) rivayetler olmadigini söyleyebiliriz.
Esasen
eserdeki hadislerin büyük çogunlugunu "müttefekun
aleyh" hadisler olusturur. Riyâz'daki mükerrer
hadislerin sayisi, bizim tesbitimize göre 265'tir. Yani
265 hadis, birden fazla, bazilari bir kaç defa olmak
üzere tekrar edilmektedir. Genel olarak, bir ahlâk
ve âdâb kitabi niteligi tasiyan Riyâzü's-sâlihîn'
in, bu kadar üstün vasifli hadisleri bir araya getirmesi,
ona benzeri eserler içinde ilk siralarda bir yer kazandirmistir.